Toplum Sağlığını Ve Neslin Devamlılığını Tehdit Eden LGBT Hareketine Karşı STK’ların Tespit Ve Çözüm Önerileri
Bizler STK’lar olarak, LGBT hareketinin söylem ve pratiklerinin, insan neslinin korunması ve
toplumumuzun sağlığı açısından oluşturduğu riskleri dikkatle izliyoruz. Türkiye’nin farklı şehirlerinde,
aile kurumunu güçlendirmek amacıyla çalışmalar yürüten STK’lar olarak, ülkemizde ve dünyada LGBT
hareketini, “insan hakları” kisvesi altında örgütlenen belli yapıları, yürütülen projeleri, düzenlenen
etkinlikleri, kısaca gündemi yakından takip ediyoruz.
Ülkemizde 1990’lı yıllarda temelleri atılan bu hareket, caddelerde sergilenen insan onuruna hiç
yakışmayan pornografik, teşhirci ve provakatif eylemlerle, panel ve konferanslarda aile kurumu,
ahlak, din ve toplum değerlerine yönelik hakaretlerle ve hayatı salt beden/haz üzerinden
anlamlandıran yaklaşımlarla kendini tanımlamaktadır. Son günlerde kendisi gibi düşünmeyenlere
yönelik yürüttüğü linç kampanyaları ile de toplumun temel değerlerine, ahlaka, İslam’a yönelik
tahammülsüzlüğünü açıkça ortaya koymuştur.
Bizler STK’lar olarak, yaşlanan dünya gerçeğini de dikkate alarak, her bir çocuğu ve genci çok kıymetli
bir hazine olarak görüyoruz. Eşcinselliğin sadece insan sağlığı açısından değil, toplum sağlığı üzerinde
oluşturduğu hasarların da bilinciyle, kamusal alanda ve aile düzeyinde önlemler alınması gerektiğini
düşünüyoruz. Ülkemizin stratejik geleceği açısından; çocuklarımızı, gençlerimizi, ailelerimizi ve
değerlerimizi muhafaza etmek, kötülüğü engelleyip iyiliği yaygınlaştırabilmek için acil olarak alınması
gereken önlemler kapsamında tekliflerimizi aşağıda bilgilerinize sunuyoruz:
- Ailelerde ve Okullarda Uygulanacak Eğitimler:
Sağlıklı cinsel kimlik gelişimi için doğru bilgiye, doğru kanaldan ulaşmanın önemi tartışılmaz bir
gerçektir. Son yıllardaki cinsellik konusundaki ağır uyaranlar ve yaygın bilgi kirliliği de düşünülerek,
bireylerin cinsel kimlik gelişimlerini sağlıklı tamamlayabilmeleri için destek hizmetleri
geliştirilmelidir.
Bu kapsamdaki en temel faaliyet, ailelerin bu alandaki fonksiyonunun güçlendirilmesidir. Ayrıca cinsel
eğitim kapsamında ergenlik ve evlilik dönemlerindeki ihtiyaçlar da düşünülerek yaygın eğitim
faaliyetleri yürütülmelidir. Ailelerin eğitim ihtiyacına cevap vermek üzere yapılandırılan “Aile Eğitim
Programı” ve bu alandaki STK’ların faaliyetlerinin etkililiği noktasında değerlendirme yapılması,
gerekli iyileştirmelerin planlanarak yaygınlaştırılmaları gerekmektedir. Ayrıca Aile Eğitim Programları
uygulayan STK’lar ile Bakanlık arasındaki iletişim ve işbirliği ağı kuvvetlendirilmelidir. - Cinsel Tedavi Hizmetlerinin Erişilebilirliğinin Artırılması:
Cinsel tedavi, ülkemizde hem son derece pahalı, hem de LGBT lobisinin ağır baskısı altında bir hizmet
alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle çocukluk ve gençlik çağında tedaviye ihtiyaç duyanlar için
etkin ulaşılabilirlik stratejisinin geliştirilmesi, ihtisaslaşmış klinikler ve hastaneler kanalıyla bu
hizmetin verilmesi gerekmektedir. Bu alanda açılacak klinik ve hastanelere devlet desteğinin
sağlanması sahadaki LGBT lobisinin baskısı karşısında önemli bir motivasyon unsuru oluşturacaktır. - Eğitim Kurumları Düzeyinde Önlemler:
Eğitim kurumlarının bu alandaki en önemli fonksiyonu, stratejik bir yaklaşımla, aile-okul işbirliğiyle,
pratiklerle zenginleştirilmiş, tarih, kültür, değerler, sanat, bilim, estetik vb. içeriklerin bilgi ihtiyacını
karşılamanın ötesinde insan ruhunu da besleyecek şekilde çocuğa/gence ulaştırılmasıdır. Gelecek
hedefi olan, değerleriyle barışık, bilginin, öğrenmenin tadını ve farkını içselleştirmiş, spor, sanat gibi
hobileri olan bireyler, tehditler karşısında güçlü bir duruş sergileyecek kapasiteye sahip olacaktır.
Ayrıca eğitim kurumlarının fiziki ortamları da son derece önemlidir. Gündüzlü veya yatılı, okul, kurs,
yurt gibi yerlerde, henüz cinsel kimlik gelişimini tamamlamamış çocuklar ve gençler birlikte eğitim
almaktadır. Özellikle yatılı eğitim kurumlarında sistem oluşturulurken ve idarecilerle çalışanlar
belirlenirken, olası bütün risklerin göz önünde bulundurulması ve gerekli denetimlerin yapılması son
derece önemlidir. - Dijital Dünyadaki Sapkınlıklarla Mücadele İçin Alınacak Önlemler:
Dijital dünyanın, her türlü sapkınlığı normalleştirerek ulaşılabilir kılmasını engelleyecek kuralların,
yasaların oluşturulması, öncelikle bu alandaki para trafiğinin denetlenmesiyle olacaktır. Son yıllarda
üst üste krizlerde hızlı mobilize olma özelliğini yakından gördüğümüz devletimizin başta çocuk pornosu
olmak üzere bu yayınların erişimini engelleme konusunda da bütün dünyaya örnek olacak bir
potansiyelinin olduğu açıktır. Pornografiye erişimin engellenmesiyle, sektörü besleyen en önemli
gelir kaynaklarından birisi kurutulacaktır. Ayrıca bu iş için kullanılan, köleleştirilen, istismar edilen
çocuk ve gençlerin kurtuluşu için de bu adımın atılması gerekmektedir.
Dijital dünyanın oluşturduğu bir diğer risk de, çocuk istismarı ve fuhuş için oluşturduğu serbestliktir.
Bunun bir örneğini görmek isteyenler LGBT alanında açılmış sosyal medya hesaplarının altına yazılmış
yorumlara bakabilir. Çocuk istismarının ve fuhşun önlenmesi de dijital dünya üzerindeki kural ve
yasaların oluşturulmasıyla mümkün olacaktır.
Bu alandaki bir diğer adım da çocuk ve gençlerin ruhlarına hitap edecek şekilde içeriklerin üretilmesi
ve yaygınlaştırılması için teşviklerin planlanması şeklinde olacaktır. - Her Geçen Gün Dozunu Artıran Sapkın Mesajlarla Mücadele:
Normalleşme, hayatın içinde aldığımız mesajların sıklığı ile doğrudan ilgilidir. Bugün sinema, dizi, klip,
müzik, moda vb. küresel sektörler, bize kadın ve erkek dışında cinsiyetler olduğu –yanlış- bilgisini,
sürekli, hiç ara vermeden farklı formlarda iletmektedir. Ayrıca uluslararası fonlarca finanse edilen
STK’ların faaliyetleri de yerel düzeyde bu mesajları desteklemektedir.
Çocukların dünyasına bile çizgi filmlerle, çocuk kitapları ve dergileriyle nüfuz etmeye çalışan bu
harekete karşı ailelerin, toplum liderlerinin şu ana kadar güçlü iradeyle karşı koyduğunu söylemek
mümkün değildir. Ancak unutulmamalıdır ki eşcinselliği normalleştirme çalışmaları günün sonunda
cinsiyetsiz toplum oluşmasına, bu bilgiyi de herkese zorla kabul ettirmeye hizmet etmektedir. Bu
çerçevede fotoğrafı doğru okuyup, yürütülen bu toplum mühendisliğine karşılık, ailelerin
bilinçlendirilmesi, sağlık, psikoloji, edebiyat, sanat, medya vb. alanları kapsayacak makro planların
oluşturulması, sahada kamu-STK ve STK-STK işbirliğinin hayata geçirilmesi gerekmektedir. - Yasal Düzenlemeler:
Toplumsal düzenin devamlılığını ve sağlığını korumak için yukarıda bahsedilen tedbirlerin hayata
geçebilmesi ve tehditlere karşı önlemler alınabilmesi için ayrıca yasal düzenlemelere de ihtiyaç
duyulmaktadır. Hiçbir toplum kendisini tehdit eden bir oluşuma, harekete, eyleme geçmiş bir yapıya
müsamaha göstermez. Bu tehdit ve risklerin doğru okunması ve yasal düzenlemelerin yapılmasıyla
toplumumuzun, çocuklarımızın ve gençlerimizin korunması mümkün olacaktır. Yasal düzenlemelerin
içerikleriyle ilgili çalışmalarda sahadan STK’lar, üniversiteler ve uzmanların katkısının alınması
gerekmektedir.
Bu çalışmaların yapılmasında başta T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere ilgili
kamu kurumları, üniversiteler, STK’lar ve en temelde de ailelere büyük görevler düşmektedir.
Bu alanda oluşturulan proje ve politikalara, aşağıda imzası bulunan 21 ilden 122 STK katkı sağlayarak
ailelerimize, çocuklarımıza, gençlerimize, değerlerimize ve dinimize sahip çıkacağımızı ifade
ediyoruz.
Saygılarımızla arz olunur.
STK Türkiye Aile Platformu (TÜRAP)